Yeni Şafak’tan insanı 2009’lu yıllara götüren yazı: Alevi değil sol açılım şart

İktidara yakın Yeni Şafak’ta bugün “Alevî açılımı yetmez sol açılım da şart” başlığıyla Hüseyin Likoğlu tarafından bir yazı kaleme alındı.

Terörsüz Türkiye açılımı ile Türkler, Müslümanlar ve Kürtlerin bir araya geldiğini belirten Likoğlu, “Sayın Bahçeli’nin bir Alevî çıkışı olursa Cumhuriyet’in diğer mağduru Alevilerin de mağduriyetleri giderilmiş olacak. Terörsüz Türkiye ve Alevi açılımından sonra bir de sol açılım gerekli” dedi.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında beş kesimin mağdur olduğunu iddia eden Likoğlu, şöyle sıraladı: “Müslümanlar, kavruk hakiki Türkler, Kürtler, Alevîler ve solcular.”

Osmanlı döneminde Yeniçeri ocağının ilgasının ardından başlatılan “dede” ve “Bektaşilik” avını unutan Likoğlu, tüm topu cumhuriyet idaresine atarak, ‘Son zamanlarda CHP’nin şov yaptığı Hacı Bektaş Veli Türbesi, Tek Parti Dönemi’nde kapatılmıştı. Türbe, 1950 seçimlerinde CHP’nin tek parti iktidarına son veren Demokrat Parti döneminde yeniden açıldı. Bu, sadece bir örnek… Dedeliğin yasaklanması başta olmak üzere Alevi kurum ve kültürüne yönelik olumsuzluklar kayıtlarda mevcut” diye yazdı.

“SADECE ALEVÎ AÇILIMI YETMEZ, SOL AÇILIM DA ŞART…”

“Sol açılım” yapılması gerektiğini savunan Likoğlu, yazısını şöyle noktaladı:

“Terörsüz Türkiye ve Alevî açılımından sonra bir de SOL AÇILIM gerekli. Geçtiğimiz günlerde şöyle bir haber yayınlandı: “Millî İstihbarat Teşkilâtı, bir belgenin daha gizliliğini kaldırdı. Gizliliği kaldırılan arşiv belgesinde, Nazım Hikmet’in imzası ile birlikte bir çizim ve ünlü şairin Davet şiiri yer alıyor. Belgedeki çizimin Nazım Hikmet’e ait olabileceği belirtiliyor.”

Hiç düşündünüz mü, Nazım Hikmet niye MİT arşivinden çıktı? Çünkü 1930’larda Nazım Hikmet, MİT’in yakın takibindeydi. Nazım’ın şiirlerini okuyanlar bile “aktif komünist” diye fişleniyordu. O fişler, kişiler ölene kadar peşlerini bırakmıyordu. Rahmetli İsmet Bozdağ, Derin Devlet Cehenneminde Düşünmek Can Bahası adlı kitabında fişlemeyi ve neticelerini muhteşem anlatıyor.

Onun için sadece Alevî açılımı yetmez, sol açılım da şart…”

2010 REFERANDUMU AKILLARA GELDİ

Likoğlu’nun, bu çağrısı 12 Eylül 2010 referandumunu kazanmak için iktidar çevrelerinde estirilen “sol” fırtınayı akıllara getirdi.

12 Eylül 2010 Anayasa Referandumu öncesi iktidar çevrelerinde sol açılım, “yetmez ama evet” ile devreye sokuldu. Muhalefeti bölmeyi, sol seçmenin bir kısmını etkilemeyi amaçlayan bu hamleler, iktidarın dilinde ve vitrininde kendisini hissettirdi.

Referandum sürecinde AKP, “vesayetle mücadele”, “12 Eylül darbesinin yargılanması” ve “özgürlükçü anayasa” gibi kavramları öne çıkardı. Solun uzun yıllardır dile getirdiği “12 Eylül ile hesaplaşma” söylemi, iktidarın propaganda argümanlarının merkezine yerleştirildi.

You May Have Missed