T24 Haber Merkezi
Uluslararası Af Örgütü’nün raporunda, Gazze’de çadırda yaşayan bir hemşire, açlık yüzünden sütünün azaldığını, bebeğini saatlerce emzirmeye çalıştığını ama “bir türlü sütünün gelmediğini” anlattı. Aynı kadın, çocuklarının katıksız açlık yüzünden ağlayarak uyuduğunu söyleyerek, “Annelik görevimi yapamadığımı hissediyorum” dedi.
Uluslararası Af Örgütü, Gazze’de görüştüğü Filistinli kadınların tanıklıklarını yayımlayarak, İsrail’in Filistinlileri kasten aç bırakmasının sistematik bir politika olduğunu açıkladı. Örgüt, tanıklıkların, açlık ve hastalığın askeri operasyonların ikincil bir sonucu değil, kasıtlı planların sonucu olduğunu belirtti.
“İsrail’in aç bırakma politikası kasıtlı”
Örgüt, yayımladığı açıklamada İsrail’in son 22 aydır Gazze’de Filistinlilere yönelik “soykırımın ayrılmaz bir parçası” olarak aç bırakmayı kullandığını belirtti. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Filistinli çocuklar açlıktan eriyip giderken aileler, yemek için yalvaran bir deri bir kemik çocuklarının çığlıklarını çaresizce dinlemek ile yardım ararken ölmeyi veya yaralanmayı göze almak gibi imkânsız bir seçimle karşı karşıya bırakılıyor.”
Uluslararası Af Örgütü Araştırma, Savunuculuk, Politika ve Kampanyalar Kıdemli Direktörü Erika Guevara Rosas, “İsrail yetkilileri Gazze kentine yönelik tam kapsamlı bir kara işgali başlatma tehdidinde bulunurken, topladığımız tanıklıklar ızdırap anlatılarından çok daha fazlasıdır. Bunlar, İsrail’e on yıllardır Filistinlilere neredeyse tam bir cezasızlıkla zulmetme izni veren uluslararası sistem hakkında kuvvetli bir iddianamedir” dedi.
Gebe ve emziren kadınların tanıklıkları
Uluslararası Af Örgütü, Gazze’de çadır kentlerde yaşayan kadınlarla görüştü. Hemşire S., yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Bir türlü sütünün gelmediğini, bu nedenle fiziksel ve duygusal olarak acı çektiğini ifade etti. Çocukları katıksız açlık yüzünden ağlayarak uykuya dalıyor. Annelik görevimi yapamadığımı hissediyorum. Çocuklarınızın aç olması size kötü bir anneymişsiniz gibi hissettiriyor.”
28 yaşındaki Hadil ise şunları söyledi:
“Düşük yapmaktan korkuyorum ama bebeğimi de düşünüyorum. Açlığımın onun sağlığı, kilosu üzerindeki olası etkilerini, [doğum kusurları] olup olmayacağını, hatta bebeğin sağlıklı doğup doğmayacağını; yerinden edilmenin, bombaların, çadırların ortasında onu nasıl bir hayatın beklediğini düşündükçe paniğe kapılıyorum.”
Yaşlıların tanıklıkları
62 yaşındaki Ebu Alaa, “Ben açlığa dayanabilirim ama çocuklar dayanamaz” dedi.
66 yaşındaki Nahid ise, “İnsanların az önce vurulan kişilerin kanının bulaştığı un çuvallarını taşıdığını gözlerimle gördüm. Açlık ve savaş deneyimi Gazze’yi tamamen değiştirdi, değerlerimizi değiştirdi” ifadelerini kullandı.
75 yaşındaki Azize, “Ailemin sırtında yük olduğumu hissediyorum. Yerinden edildiğimizde beni tekerlekli sandalyemle itmek zorunda kaldılar. Hep ‘aşamayı bu küçük çocuklar hak ediyor, torunlarım hak ediyor’ diye düşünüyorum. Kendimi onların, oğlumun sırtında yük gibi hissediyorum” dedi.
“İsrail açlığı bir silah olarak kullanıyor”
Örgüt, Gazze’deki sağlık çalışanlarıyla da görüştü. Bir doktor, durumu “iç içe geçmiş, çok katmanlı bir tahribat” olarak nitelendirerek, “açlık, sağlık sistemindeki tahribat ve tükenme, sağlıksız ortamlar ve insanlık dışı koşullar altında defalarca yerinden edilme” olmasaydı, birçok hastanın “makul hayatlar” sürebileceğini belirtti.
Erika Guevara Rosas açıklamasında, “İsrail’in Gazze’de kitlesel açlığı korkunç bir gerçeklik haline getiren insanlık dışı politikalarının ve eylemlerinin yıkıcı sonuçlarını tersine çevirmeye başlamak için bile ablukanın derhal ve koşulsuz kaldırılması ve kalıcı ateşkesin sağlanması gerekiyor” dedi.